Biyolojik çeşitlilik, ekosistemlerin insanlığın refahı için gerekli olan yaşam destek sürecini sürdürebilme yeteneğinin ve sağlıklı çevrenin bir göstergesidir. İklim değişikliği, kirlenme ve kaynakların aşırı ve sürdürülebilir olmayan kullanımı, geçen yüzyılda biyolojik çeşitliliği çok ciddi bir biçimde tahrip etmiş ve bu durum insan yaşamını tehdit eder duruma gelmiştir.
Biyolojik çeşitlilik, sürdürülebilir kalkınmanın önemli parametrelerinden olan üç öğeden oluşur:
Genetik Çeşitlilik, kalıtsal olarak geçen ve var oluşun fiziksel ve biyokimyasal özelliklerini belirleyen biyokimyasal paketler olarak tanımlanabilir. Genetik çeşitlilik belli bir tür, popülasyon, çeşit, alt-tür ya da ırk içindeki gen farklılığıyla ölçülür. Bu tür farklılıkları, örneğin evcil hayvanların ve tarımsal ürünlerin üretilmesini ve yabanıl yaşamda değişen koşullara uyumu sağlar.
Tür Çeşitliliği: Bir grup organizma genetik olarak benzerlikler gösterir ve karşılıklı olarak ürer, bundan, türler olarak adlandırılan üretken canlılar ortaya çıkar. Tür çeşitliliği genellikle, belli coğrafi sınırlar içindeki türlerin toplam sayısıyla ölçülür.
Ekosistem Çeşitliliği: Bir ekosistem bitkiler ve hayvanlar ile toprak, su, hava ve mineraller gibi cansız varlıklardan oluşur. Toplulukların kendi içlerinde ve topluluklar ile çevreleri arasında karmaşık işlevsel ilişkiler söz konusudur. Bunlar su dolaşımı, toprak oluşumu, enerji akışı gibi ana ekolojik süreçlerin de mekanizmasını oluşturur. Bu süreçler canlı toplulukları için gerekli olan destek sistemlerini sağlar ve böylece kritik bir karşılıklı bağımlılık oluşur. Bu bağımlılık, bir anlamda, sürdürülebilir kalkınma yaklaşımının temelinde yatan olgudur.
Biyoçeşitlilik, doğal sistemlerin en önemli unsurlarından biridir ve canlı türlerinin sayısı ve çeşitliliği olarak tanımlanabilir. Biyoçeşitlilik, bir ekosistemin sağlığı ve dayanıklılığı açısından kritik önem taşımaktadır. Ancak, doğal yaşam alanlarındaki bozulmalar, insan faaliyetleri ve iklim değişikliği gibi faktörler, biyoçeşitliliği ciddi şekilde tehdit etmektedir. Bu nedenle, biyoçeşitliliğin envanteri ve izlenmesi, koruma ve sürdürülebilir kullanım için önemli bir araçtır.
Biyoçeşitlilik envanteri, belirli bir alandaki tür çeşitliliğinin, sayısının ve dağılımının sistematik bir şekilde belirlenmesidir. Bu işlem, doğal yaşam alanlarının korunması ve biyoçeşitliliğin sürdürülebilir kullanımı için önemlidir. Biyoçeşitlilik izleme ise belirli bir alandaki biyoçeşitlilik durumunun düzenli olarak takip edilmesidir. Bu işlem, biyoçeşitlilik kayıplarının belirlenmesi ve koruma çalışmalarının yönlendirilmesi için kritik önem taşır.
Biyoçeşitlilik envanteri ve izleme işlemleri, uzmanlar tarafından yürütülmelidir. Bu işlemler, doğru tekniklerin kullanılmasını ve doğru verilerin toplanmasını gerektirir. Bu veriler, biyoçeşitlilik kayıplarının belirlenmesi, koruma stratejilerinin geliştirilmesi ve biyoçeşitlilikle ilgili politikaların oluşturulması için kullanılır.
Biyoçeşitlilik envanteri ve izleme işlemleri, genellikle belirli bir alanda yapılan çalışmaları içerir. Örneğin, bir milli parkta veya bir doğal yaşam alanında, envanter ve izleme çalışmaları yapılarak tür çeşitliliği, sayısı ve dağılımı belirlenebilir. Bu çalışmalar, belirli bir alandaki biyoçeşitlilik durumunun izlenmesi için düzenli olarak tekrarlanmalıdır.
Biyoçeşitlilik envanteri ve izleme işlemleri, sadece bilimsel çalışmalar için değil, aynı zamanda doğal yaşam alanlarının korunması ve biyoçeşitliliğin sürdürülebilir kullanımı için de önemlidir.